Devrimci Müzisyenler
İnsanın toplumsallaşmasıyla beraber insan hayatının bir parçası konumuna gelmiştir müzik.İnsanlık tarihinin her döneminde var olan bir olgu olmuştur.Yazının icadından önceye dayanır.Müzik,yazı bir deneyim aktarımı aracı olarak kullanılmadan önce bu işi gören sözlü edebiyattı.Sözlü edebiyatın kalıcı olmaması ve unutulmaması için doğal müzik araçlarıyla beraber kuşaklararası bir aktarım aracı olarak kullanıldı.
Müzik bireysel bir kullanım aracı değildir.Toplumsaldır ve konusunu toplumdan alarak gelişir,olgunlaşır.O halde müzik sesi ve sessizliği toplum için en iyi biçimde kullanma sanatıdır.
Doğadaki en güzel müzik aleti insandır.İnsan kendi sesini kullanarak çeşitli tınılara ulaşabilir.Bu melodiyi beslemek içinse doğadan edindikleri ile yeni sesleri şarkısına dahil eder.Çağımızda ise teknolojik aletleri kullanarak müzik yapabiliyoruz.Ama esas sorun müziğin hangi amaçla yapıldığıdır.
Şair Arif Damar şöyle söylüyor: "Eğer bir şair toplumcu ise,onun aşk şiirleri de toplumcudur."
Bu sözü parola edinip müzik ile harmanladığımızda da ortaya şu sonuç çıkıyor; toplumcu veya devrimci müzik ile uğraşmak sadece toplumsal meselelerden bahsetmek değildir.Tam aksine belki aşktan,kuştan ve böcekten daha fazla bahsetmektir.Ancak bunu yaparken her an dünyaya,parçası olduğumuz büyük insanlık ailesine ne katabileceğimiz endişesini taşımalıyız.Yani aşkın da en temiz ve güzelini yaşamalıdır devrimci müzisyen.
"Halkın sanatçısı,halkın savaşçısıdır" diyor yönetmen,oyuncu Yılmaz Güney.Yılmaz Güney'i kutup yıldızı olarak alalım kendimize ve bilelim ki devrimci sanatçı,toplumsal kaygılar taşıyan bir sanatçı,her daim halk için mücadele yürüten bir örgütlülüğün parçası olur.Bedeller vermekten çekinmez.Onun yaşamı Samed Behrengi'nin küçük karabalığına,Saint Exupery'in küçük prensinin yaşamına benzer.Hep yeni dünyaların peşindedir.Belki yuvasından,sıcak bir yataktan uzakta,belki de nezarethanededir ama sanatçının meşalesi hiçbir zaman sönmez.
Bugün ülkemizde müzik adına güzel örnekler sergilenmeye devam etse de,kabul etmek gerekir ki hakim olan piyasacı ve bireyci bir müzik anlayışıdır.Eğer bu toprakların insanın en temel besini olan toplumcu-devrimci müzik yeteri kadar onlarla buluşamıyor ise,bu halkımızın hatırlama,düşünme,hakkını arama,isyan etme gibi kabiliyet ve reflekslerinden uzaklaştırılma çabasının bir ürünüdür.Dadaloğlu ve Köroğlu gibi halk kahramanları dönemin iktidarlarına başkaldırdığında dahi ellerinde sazları vardır.
Geçmiş dönemlerde toplum için müzik yapan birçok grup ve isim güzel işler başarmıştır.Ancak toplumcu-devrimci müzik bugün geçtiğimiz yıllara oranla iyi bir durumda değildir.Yine bir diğer sorun bu isimlerin genç kuşaklara deneyim aktarımında bulunmamasıdır.Bu iki kuşağın ortak bir platformda buluşması ve ortak işlere imza atmaları gerekmektedir.Yeni kuşak bir önceki kuşağın tecrübelerinden faydalanarak,müziğe kendi ritmini katarak yeni işler ortaya koyabilir.
Müzik ünlü olmanın bir yolu olmamalıdır.Müzik çok para kazanmanın bir yöntemi olmamalıdır.Müzik çılgınlar gibi eğlenmek olmamalıdır.Müzi,ünlülerin seviyesiz ilişkilerini anlattığı bir araç olmamalıdır.Müzik yarıçıplak kadınların teşhirine ve sapık adamların açgözlülüğüne alet olmamalıdır.Müzik konser salonlarından ve devlet konservatuarlarından çıkıp sokaklarla,fabrika önleriyle,varoşlarla buluşmalıdır.Müzik asıl sahibi olan halkla buluşmalı,halkı anlatmalıdır.
Artık Türkiye'de toplumcu-devrimci müziği geliştirmeyi kendi hedefine alan bir örgütlülüğe ihtiyaç vardır.
Artık Türkiye'de toplumcu kaygılarla müzik yapan sanatçıları buluşturacak ve güçlerinin toplamında ortaya daha güçlü bir sanat eseri çıkartacak olan bir çatıya ihtiyaç vardır.
Artık toplumu onlara müzik diye sunulan uyuşturucudan,müzisyenler diye gösterilen ahlaksızlar çetesinden kurtarmak gerekir.
Artık eşitsizliğe,sömürüye,savaşa karşı adalet,özgürlük ve barıştan yana ses veren bir müzisyenler örgütüne ihtiyaç var.
Bizim ve tüm Türkiye halklarının buna ihtiyacı var.
Bizim ve tüm Türkiye halklarının Devrimci Müzisyenler Platformu'na ihtiyacı var.
Seneler önce Nazım Usta bize sesleniyor; dönemlerinin karanlık güçleriyle savaşan ilerici sanatçılara her ülkede ve her çağda rastlanır.İnsanların mutluluğu ve dünyada güzel bir yaşam için savaşa giren bu ilerici sanatçılar her zaman karanlık güçlerce kuşatılmış,kovuşturulmuş,baskıya uğratılmış,hapsedilmiş ve öldürülmüşlerdir.Fakat onlar hiçbir baskı ve tehdidin,hiçbir ölümün,hiçbir yalanın; tarihin akışını,iyiye,güzele,haklıya ve mutluluğa yönelişini durduramayacağını bilirler.Ve bu yazarların yapıtları ve bütün yaşamları gelecek kuşaklara örnek olur.
Müzik Bizimle Özgürleşecek!
Yaşasın Müzikal Örgütlenmemiz!
Yaşasın Devrimci Müzisyenler!
1 Eylül 2010 Çarşamba
Alternatif Kültürün Öncü Kuvveti! Devrimci Müzisyenler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder