6.Uluslararası İşçi Filmleri Festivali

25 Haziran 2011 Cumartesi

Devrimci Rap Müziğin Asi Kadını: Keny Arkana - Gökhan Korkmaz*


Keny Arkana; Devrimci Rap müziğin son zamanlardaki en parlak temsilcisi. Türkiye'de muhalif kesim onu La Rage (Halkın İsyanı) şarkısı ve çatışma sahnelerinin olduğu video klibiyle duydu. O, hayatını ve müziğini ezilenlere adamış onurlu bir müzisyen şimdi sizlere Le Journual Permanent Du Nouvel obs-Le Figaro Gazetesinde yayınlanan Ropörtajın tamamını HalkSanat okurlarına sunuyoruz.

Keny Arkana kimdir?
1983 yılında Paris’in Boulogne-Billancourt banliyösünde doğdum. Arjantin kökenli bir ailenin kızıyım.Çesitli banliyölerde büyüdüm ve 12 yaşımda okulu bıraktım.Daha sonra bazı özgürlükçü militan öğrenci çevrelerde yer aldım...

Sanırım yetimhaneden kaçtınız...
Evet çok zorlu çocukluk yılları geçirdim...Bu dönemlerde bir çok eve yerleştirildim ama özgürlüğüm beni çağırıyordu ve kaçtım.....

İlk şarkı sözlerini ne zaman yazmaya başladınız?
İşte kaçtığım bu sıralarda ilk bestemi ''Je Me Barre” (benim mahkemem) isimli şarkım da bu kaçışı anlatıyor.

Neden özgürlüğü savunma ihtiyacı duyuyorsunuz?
Bu sorunun cevabı “Ils ont peur de la liberté” (Özgürlükten Korkuyorlar) isimli şarkımdan da aslında; özgürlüğü haykırma ve savunma ihtiyacini aklı hür insanların yapacağı tek şeydir.Özgür olmayan bir yaşam tarzı bana ve benim misyonumdaki insanlara yakışan bir durum değil....

Kendinizi bir devrici olarak mı görüyorsunuz?
Hayır. Bana göre devrim siyasi değil insanca olmalıdır. Herhangi bir siyasi partide yer almıyorum. 2004 yılında Marsilya’nın merkezindeki Noailles semtinde Halk isyanı isimli bir collective kurdum. Bütün şarkılarımda başka bir dünya vardır mesajını verdim benim müziklerim özgürlüğe olan kararlılığımı ifade eder.

Fransa’daki öğrenci olayları hakkında ne düşünüyorsunuz? Paris'de ve bir çok şehirde eylemleri olmuştu.
Ben kendimi itaat etmeden inançlı anarşist olarak görüyorum. 2007’ye kadar seçimlerde hep oy kullandım.“Zira bunun için insanlar öldü” diyor. Ama 2007’de Nicolas Sarkozy’nin seçildigi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise oy kullanmadım. Bunu ise şöyle ifade edebilirm: “İnsanlar en kötüsü ile daha az kötü arasında seçim yapmak için ölmediler.” Sarkozy’nin bu seçimin en kötüsü olduğunu düşünüyordum ve düşündüğüm çıktıda.

Ailenizi aradınız mı?
Evet 15 yaşımda ailemi aramak için Arjantin'e gittiğimde küreselleşme karşıtı olaylar ile karşılaştım. Hatta o sıralarda Arjantin krizi konferansına katıldım. İlk kez burada IMF, Dünya Ticaret Örgütü ve Dünya Sosyal Forumu gibi kavramlarla tanıştım. Ailemi arama maceram beni özgürlüğümü aramama neden oldu ve bu sebeple Güney Amerika, Arjantin, Brezilya, Chiapas’i gezdim.

İnanırmısınız “Mexico-Chiapas’da varoşlarda uyudum ama Fransa’daki bir siteden daha az tehlikeli orasi. Kinleri yok” . Geri geldiğimde devrim inancının sadece siyasi değil insanca olması gerektiğini savundum.

“Kendime dedim: iktidarı ne yapmak icin deviriyorsun, yerine ne koymak istiyorsun? Biz kendimiz yeniden insan olmadığımız sürece, başkalarının mutluluğu bizimki kadar önemli olmadığı sürece farklı bir şey kuramayız.”

Özgürlük adına besteler yapıyordunuz, Peki halklar adına yaptınız mı....?
Bu çok güzel bir soru; Evet 7 Nisan’da bu kez “Sivil itaatsizlik” adlı albümümü Filistinlilere adıyorum. Onlardan aldığım bu güç ve yürüdükleri bu sarsılmaz görüntü bana hep sivil itaatsizlik gibi görünüyor. Onlarla sanki ruh ikizi gibiyim.

Filistinde yaşanan bu direnme ve insanların özgürlüklerine olan aşkı itaatsizlik dünyamızı yıkan bir sitemin tonoz anahtarı gibi duruyor....Onlar gibi bende collective itaatsizliğe demir gibi inanıyorum. Bana göre gezegen için kurtarıcı insanı bir devrimin tek susamıdır”.

Bazı çevreler sizin müslüman olduğunuzu söylüyor ne dersiniz ?
Ben şunu ifade edebilirim ki; Özgürlüklerine düşkün insanların hepsi nedense islam coğrafyalarında çıkıyor. Bu durum beni her zaman cezbetmiştir. Size şunu diyebilirim gerçek ismim Rabia Del Pueblo. Nasıl sokaklara çıkıp ''La rage''(isyan) şarkısını söylüyorsam özgürce ve kendimce bu özgürlük aşkı ile yanıp tutuşan insanların dinlerindeki hissiyatları yaşamam bir o kadar normaldir. Özgürlüğüm bana İslam'ı seç dediği takdirde kuşkusuz ben müslümanım.



Diskografi

Keny Arkana – Volume 1 (2003, EP)

Keny Arkana – Le missile est lancé (2004, EP)

Keny Arkana – L’esquisse (2005, Cover)

Keny Arkana – La rage (2006, EP)

Keny Arkana – Entre Ciment et Belle Étoile (2006, Cover)

Keny Arkana – Desobeissance (2008, Cover)

Keny Arkana - L'Esquisse 2 (2011)



Klipleri;
La mère des enfants perdus
http://www.youtube.com/watch?v=5HWLoFNzAcM

La rage
http://www.vidivodo.com/98097/keny-arkana-halkin-isyani

Victoria
http://www.youtube.com/watch?v=QbrrgF0LlEs

Desobeissance civile
http://www.youtube.com/watch?v=ghUOVs7yTqs



"Yarının direnişi dünya çapindaki devrim ilk gününde halkların isyanı son bulacak. Kavgamız bir çember gibi, her noktasında başlar ama asla bitmez!" Keny Arkana

Kaynak: Journual Permanent Du Nouvel obs-Le Figaro
*Derleyen: Gökhan Korkmaz

7 Mart 2011 Pazartesi

Nebula ve Devrim Ada 9 Mart Çarşamba Günü Radio Live'da

Nebula ve Devrim Ada 9 Mart Çarşamba Günü Radio Live'da.




Alternatif Kültürün Öncü Kuvveti Shark Records'dan Nebula ve Devrim Ada
9 Mart Çarşamba Günü Radyo Live'da performanslarıyla sizlerle buluşuyor.

...Ürettiklerini tamamen Underground olarak internetten ücretsiz paylaşan ikiliden Nebula; 2007'de Daralan ve 2008'de Nebulan! isimlerinde iki adet albüm yayınladı.
Devrim Ada ise 2008'de Sokak Seni Çağırıyor ve 2010'da Özgürlüğün Şarkıları albümlerini internetten Underground dinleyicilerine sundu.Ayrıca her iki isimde albüm dışı onlarca Underground çalışmayı dinleyicileriyle paylaştı.
Onları bir araya getiren ise Protest duruşları oldukları aşikar.İlk olarak ikilinin öncülüğünde Devrimci Müzisyenler çalışması Sanatın Metalaşmasına karşı kurulan bir mevzi oldu.Devrimci Rap tarzını Anadolu Halklarına sevdirmeye çalışan ikili bu doğrultuda çalışmalarına devam ediyor.

Ayrıca Alternatif Hiphop Konserinde Nebula ve Devrim Ada'ya Betufonq Pia ve Candemir şarkılarıyla orada olacak!

Giriş:Ücretsiz


Kapı Açılış: 21.30

Adres : İstiklal Cd. İmam Adnan Sk. No:8/2 (Yeşilçam Sinemasının olduğu bina)

* Etkinliğimizde 18 yaş sınırı bulunmaktadır.
* Etkinliğimiz için belirlenen saat kapı açılış saati

Devrim Ada - "Özgürlüğün Şarkıları" Albümü Özgürce İndir!

Daha önce Halkevleri'ne yaptıkları Aklamıyoruz Haklıyoruz parçalarıyla tanıdığımız "Devrim Ada" Özgürlüğün Şarkıları albümüyle karşımızda. 12 Şarkıdan oluşan albüm Lazca,Kürtçe,Almanca ve Türkçe olmak üzere tam 4 Farklı dilde 4 Farklı kültürde ezilenlerin sesi oluyor.Albüm Devrimci Müzisyenler tarafından 19 Şubat'ta katledilen Ulaş Bardakçı ve tüm Devrim Şehitleri anısına özgürce indirin!


İndirmek için: www.devrimcimuzisyenler.org

1 Eylül 2010 Çarşamba

Alternatif Kültürün Öncü Kuvveti! Devrimci Müzisyenler

Devrimci Müzisyenler

İnsanın toplumsallaşmasıyla beraber insan hayatının bir parçası konumuna gelmiştir müzik.İnsanlık tarihinin her döneminde var olan bir olgu olmuştur.Yazının icadından önceye dayanır.Müzik,yazı bir deneyim aktarımı aracı olarak kullanılmadan önce bu işi gören sözlü edebiyattı.Sözlü edebiyatın kalıcı olmaması ve unutulmaması için doğal müzik araçlarıyla beraber kuşaklararası bir aktarım aracı olarak kullanıldı.

Müzik bireysel bir kullanım aracı değildir.Toplumsaldır ve konusunu toplumdan alarak gelişir,olgunlaşır.O halde müzik sesi ve sessizliği toplum için en iyi biçimde kullanma sanatıdır.

Doğadaki en güzel müzik aleti insandır.İnsan kendi sesini kullanarak çeşitli tınılara ulaşabilir.Bu melodiyi beslemek içinse doğadan edindikleri ile yeni sesleri şarkısına dahil eder.Çağımızda ise teknolojik aletleri kullanarak müzik yapabiliyoruz.Ama esas sorun müziğin hangi amaçla yapıldığıdır.

Şair Arif Damar şöyle söylüyor: "Eğer bir şair toplumcu ise,onun aşk şiirleri de toplumcudur."

Bu sözü parola edinip müzik ile harmanladığımızda da ortaya şu sonuç çıkıyor; toplumcu veya devrimci müzik ile uğraşmak sadece toplumsal meselelerden bahsetmek değildir.Tam aksine belki aşktan,kuştan ve böcekten daha fazla bahsetmektir.Ancak bunu yaparken her an dünyaya,parçası olduğumuz büyük insanlık ailesine ne katabileceğimiz endişesini taşımalıyız.Yani aşkın da en temiz ve güzelini yaşamalıdır devrimci müzisyen.

"Halkın sanatçısı,halkın savaşçısıdır" diyor yönetmen,oyuncu Yılmaz Güney.Yılmaz Güney'i kutup yıldızı olarak alalım kendimize ve bilelim ki devrimci sanatçı,toplumsal kaygılar taşıyan bir sanatçı,her daim halk için mücadele yürüten bir örgütlülüğün parçası olur.Bedeller vermekten çekinmez.Onun yaşamı Samed Behrengi'nin küçük karabalığına,Saint Exupery'in küçük prensinin yaşamına benzer.Hep yeni dünyaların peşindedir.Belki yuvasından,sıcak bir yataktan uzakta,belki de nezarethanededir ama sanatçının meşalesi hiçbir zaman sönmez.

Bugün ülkemizde müzik adına güzel örnekler sergilenmeye devam etse de,kabul etmek gerekir ki hakim olan piyasacı ve bireyci bir müzik anlayışıdır.Eğer bu toprakların insanın en temel besini olan toplumcu-devrimci müzik yeteri kadar onlarla buluşamıyor ise,bu halkımızın hatırlama,düşünme,hakkını arama,isyan etme gibi kabiliyet ve reflekslerinden uzaklaştırılma çabasının bir ürünüdür.Dadaloğlu ve Köroğlu gibi halk kahramanları dönemin iktidarlarına başkaldırdığında dahi ellerinde sazları vardır.

Geçmiş dönemlerde toplum için müzik yapan birçok grup ve isim güzel işler başarmıştır.Ancak toplumcu-devrimci müzik bugün geçtiğimiz yıllara oranla iyi bir durumda değildir.Yine bir diğer sorun bu isimlerin genç kuşaklara deneyim aktarımında bulunmamasıdır.Bu iki kuşağın ortak bir platformda buluşması ve ortak işlere imza atmaları gerekmektedir.Yeni kuşak bir önceki kuşağın tecrübelerinden faydalanarak,müziğe kendi ritmini katarak yeni işler ortaya koyabilir.

Müzik ünlü olmanın bir yolu olmamalıdır.Müzik çok para kazanmanın bir yöntemi olmamalıdır.Müzik çılgınlar gibi eğlenmek olmamalıdır.Müzi,ünlülerin seviyesiz ilişkilerini anlattığı bir araç olmamalıdır.Müzik yarıçıplak kadınların teşhirine ve sapık adamların açgözlülüğüne alet olmamalıdır.Müzik konser salonlarından ve devlet konservatuarlarından çıkıp sokaklarla,fabrika önleriyle,varoşlarla buluşmalıdır.Müzik asıl sahibi olan halkla buluşmalı,halkı anlatmalıdır.

Artık Türkiye'de toplumcu-devrimci müziği geliştirmeyi kendi hedefine alan bir örgütlülüğe ihtiyaç vardır.

Artık Türkiye'de toplumcu kaygılarla müzik yapan sanatçıları buluşturacak ve güçlerinin toplamında ortaya daha güçlü bir sanat eseri çıkartacak olan bir çatıya ihtiyaç vardır.

Artık toplumu onlara müzik diye sunulan uyuşturucudan,müzisyenler diye gösterilen ahlaksızlar çetesinden kurtarmak gerekir.

Artık eşitsizliğe,sömürüye,savaşa karşı adalet,özgürlük ve barıştan yana ses veren bir müzisyenler örgütüne ihtiyaç var.

Bizim ve tüm Türkiye halklarının buna ihtiyacı var.

Bizim ve tüm Türkiye halklarının Devrimci Müzisyenler Platformu'na ihtiyacı var.

Seneler önce Nazım Usta bize sesleniyor; dönemlerinin karanlık güçleriyle savaşan ilerici sanatçılara her ülkede ve her çağda rastlanır.İnsanların mutluluğu ve dünyada güzel bir yaşam için savaşa giren bu ilerici sanatçılar her zaman karanlık güçlerce kuşatılmış,kovuşturulmuş,baskıya uğratılmış,hapsedilmiş ve öldürülmüşlerdir.Fakat onlar hiçbir baskı ve tehdidin,hiçbir ölümün,hiçbir yalanın; tarihin akışını,iyiye,güzele,haklıya ve mutluluğa yönelişini durduramayacağını bilirler.Ve bu yazarların yapıtları ve bütün yaşamları gelecek kuşaklara örnek olur.
Müzik Bizimle Özgürleşecek!

Yaşasın Müzikal Örgütlenmemiz!

Yaşasın Devrimci Müzisyenler!

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Devrimci Müzisyenler:12 Eylül Anayasası’na da, AKP Anayasası'na da HAYIR!

Devrimci Müzisyenler:12 Eylül Anayasası’na da, AKP Anayasası'na da HAYIR!


 
2010 12 Eylül’ünde yapılacak Anayasa referandumuna HAYIR diyoruz.
Çünkü bizler Devrimci Müzisyenler  olarak AKP’nin ‘ özgürlük ve demokrasi ‘ yalanlarına kanmıyoruz.

Bizler 2002’den bu yana iktidarı elinde bulunduran AKP’nin neler yaptığını çok iyi biliyoruz. Özelleştirilen kurumlar, satılan memleket ve yapılan yolsuzluklar ortada. Madenlerde hergün yeni işçiler öldüren, işçiyi taşeronlaştıran, şeriat zihniyetini ve ABD’nin ılımlı İslam politikasını dayatan bir hükümetin özgürlükçü bir tarafı olamaz.

Anayasa maddelerini tek tek incelediğimizde ‘ özgürlükçü ‘ gözüküp, özgürlüğü kısıtlayan, halkın yararına değil sermayenin yararına değişmeler yapan, halkların kardeşliğine mahal vermeyen, faşist, kapitalist ve baskıcı bir anayasa karşımıza çıkıyor.

Ne sendikalara, ne de sivil ve siyasi toplum kuruluşlarına yol açıcı bir tek madde bile yok. Her şeyin piyasalaştığı, tüm değerlerin yozlaştığı, kültürün eridiği, başkaldıranı ötekileştiren, renkliliğe tahammülü olmayan yeni bir darbe niteliğinde bu anayasa değişiklikleri. Memleketin en büyük ve en önemli sorunlarına çözüm yok ! Açılım zamanında söyledikleri ‘ barışçıl ‘ yaklaşımlardan eser yok, değişen 16 maddenin hiçbirinde bu ülkenin ana sorunlarının ismi dahi geçmiyor. Kadınları geri plana iten değişimler, gerici ve sermaye yanlısı ‘ çözümler ‘ getiriyorlar. Yargıyı kısıtlıyorlar, denetim yollarını kapatıyorlar çünkü yaraları var.

DMP olarak bizler metalaşmış müziğe, metalaşmış kültüre, gerici ve faşist güçlere her zaman karşı olduk. Bizler özgürlüğe ve halkların kardeşliğine, halkın hakları mücadelesinde yer alarak müzikal örgütlenmemizle her zaman dimdik ayakta durduk. Bu anayasa değişiminde de aynı diklikle, aynı realiteyle ve aynı mücadele inancıyla HAYIR diyoruz


Devrimci Müzisyenler

© Devrimci Müzisyenler www.devrimcimuzisyenler.org